Aşık Neşet Güneyli, Ortaköy ilçesinin Çatin köyünde 1933 yılında dünyaya gelmiştir. Babası Fakı Mehmet'in Ali, annesi Zeynep hanımdır. Kardeşlerinin isimleri sırasıyla Zeliha, Fatma, Neşet, İsmet, Kıymet ve Mehmet'tir. Sülalesi "Fakılar" lakabıyla anılmaktadır. Neşet Güneyli, okumayı ve yazmayı kendi gayretleriyle öğrenmiştir. Askerlik hizmeti sırasında okuryazarlığı olduğuna dair bir belge almıştır. Aşık Neşet, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde, 1953 yılında otuz ay olarak yapması gereken askerliğini rahatsızlığı sebebiyle on bir ayda tamamlayarak memleketine dönmüştür. 1952 yılında Mürüvvet hanımla evlenmiş, bu evlilikten Mubahta, Ahmet ve Yüksel isimli üç çocuk dünyaya gelmiştir. Çocuklarının hepsi evlidir. Rahatsızlığı sebebiyle çiftçilik yapamayan Aşık Neşet, askerde öğrendiği meslekleri sivil hayatında da icra etmiş, bu işler, sağlığında ona ekmek parası kazandırmıştır. Sıhhıyelik, köşkerlik, gaz ocağı tamirciliği, cam sökme takma gibi askerlikte öğrendiği mesleklerin yanında çerçilik mesleğini de uzun yıllar sürdürmüştür.
HAYAT HİKAYESİ
Neşet Güneyli, doğumundan itibaren fakirlik ve çile ile yaşamaya alışmıştır. Her türlü yokluğa rağmen engin hoşgörüsünü kaybetmemiş, el attığı her iste yüksek beceri göstermiştir. Uzun yıllar hastalık çekmiş, bu sebeple ağır iş yapamamıştır. Özellikle soğuğa karşı hassas bir vücuda sahip olduğu için hemen her kışı hastanede geçirmiştir. 23 Temmuz 1968 tarihinde romatizma hastalığının kalbe vurması sebebiyle hayata gözlerini kapamıştır.
AŞIKLIGINI HAZIRLAYAN ETKENLER
Şiire karşı küçük yaşlardan itibaren aşırı ilgi gösteren Asık Neşet, yaşadığı veya gördüğü her olaya, karşılaştığı her kişiye rahatlıkla şiir söyleyebilen birisidir. İlerleyen yıllarda kendisine gönül verdiği Mürüvvet hatuna duyduğu aşk, aşıklığının kuvvetlenmesinde önemli rol oynamıştır. Küçük yaşlardan ölümüne kadar sayısız şiiri kolayca söyleyebilmiştir. Ancak, ozanımızın yaşadığı yıllarda halkın aşıklığa bakışının müspet olmaması Neşet’in hayatında da kendini göstermiştir. Babasının, şiir söylediği zamanlarda "Aşık mi olacaksın?" diyerek Neşet’i dövmesi, aşığımızın, sanatını ilerletememesinin en büyük sebeplerinden birisidir. Hastalığı, dar çevresi ve yaşadığı dönemin imkansızlıkları yüzünden şiirlerini yayınlama imkanı bulamayan ozanımız, zamanının geleneğine uyarak 1962'li yıllarda bazı şiirlerini destan seklinde bastırıp pazarlarda dağıtmıştır. Bazı şiirleri de ölümünden sonra akrabaları ve bir takım dostları tarafından alınmış lakin iade edilmemiştir Aşık Neşet, sağlığında söylediği şiirlerin çoğunu yazıya geçirmemiştir. Kağıt parçalarına yazdığı şiirleri ölümünden sonra bazı ahbapları tarafından alınıp ailesine iade edilmediği için elimizde kendi kaleminden çıkmış hiçbir şiiri yoktur. Teyzesinin oğlu Selahattin Avcı, meraklı olduğu için, Neşet’in şiirlerini ezberlemiş ve Ocak 1997'de Çatin köyüne yapmış olduğumuz iki ziyarette 1, 4, ve 5 numaralı şiirleri bize aktarmıştır. Ancak Selahattin beyin yaşı ve Neşet’in ölümünden sonra geçen yıllar göz önüne alındığında bu şiirlerde Aşık Neşet’in üslubunu aynen bulmanın mümkün olmadığı muhakkaktır. 2 numaralı şiir bizim derlediğimiz 1 numaralı şiirin, yıllar önce farklı bir şahıstan derlenmiş şeklidir. Bu iki şiir, mukayese edebilme açısından önemlidir. 3 numaralı şiir ise Cumalı köyünde oturan yaşlı bir kişiden Şubat 1998'de derlenmiştir. Ayrıca çalışmalarımız sırasında Neşet’in, Atatürk için söylediği şiirden:
"Atam sen gittin de işler bozuldu
Güzel ismin tarihlere yazıldı
Şimdi kabrin Ankara'ya kazıldı
Eserlerin kaldı sevgili Atam"
Şeklinde bir dörtlük derlenmiş ancak şiirin tamamı tespit edilememiştir. İlçe merkezinde ve köylerde Neşet Güneyli ile ilgili soru sorduğumuz herkes onun her konu, kişi veya olaya anında şiir söyleyebildiğini anlatmıştır. Ancak, aradan geçen yıllar ve bu şiirlerin ileride lazım olabileceğinin düşünülmemesi hepsinin zaman içinde yok olmasına sebep olmuştur.
ŞİİRLERİ
KÖYLER DESTANI
Cumali köyünün yolları uzun
Yekünü şıh olur sonbahar güzün
Güzelini sarsan bir kara üzüm
Mevlam bunları da cinan eylesin
Yelli dağını zapditmiş yalnız borucu
Kimi yankesici kimi vurucu
Ramazan ayında yiller orucu
Mevlam onları da islah eylesin
Aşık Neşet der ki sayıyom köyleri
Çerçi oldum bir bir gezdim evleri
Yanyurt'u sorarsan yutar devleri
Mevlam onları da islah eylesin
Çekiçler'i dirsen bahçeli bağlı
Cangıllı adamının dilleri yağlı
Şıhlar'ın irkeği avrada bağlı
Mevlam onları da irkek eylesin
Bu kadar dolaştım dağı bayırı
Çok severim hasenatı hayırı
Köy diye saymam Karaçayır'ı
Mevlam onları da cinan eylesin
Ben aşığım ta ezelden ezeli
Yaktı beni Selmanlının güzeli
Hem şarkı söylüyor hemi gazeli
Mevlam onları da cinan eylesin
Pörnekler, Sarıağıl dağin başında
Bereket var ekmeğinde aşında
Güzel çoktur Kaleköy'ün daşında
Mevlam onları da cinan eylesin
Dadasın köyünü bilirim zatı
Oturdum odasına, yorgunum kati
Birbirinin ardından söyler gıybeti
Mevlam onları da islah eylesin
Dadasın köyünden gitmedim öte
Bu yazıda sattım ben anca meta
Gelesine gelince çaldılar köta
Mevlam onlari da islah eylesin
Ozancık köyünün ovadır yeri
Alabektaş ağaları hepsinden iri
Uşakları şeytan, hemi de piri
Mevlam onlari da islah eylesin
Çatin kendi köyüm, ne diyin buna
Temel çürük olursa yıkılır bina
Burda eksik olmaz haramla bela
Mevlam bunları da islah eylesin
Göstesin, Sivasa pek çok durmadım
Daşdeller güzeli gibi asla görmedim
Ben aşığım diye meyil vermedim
Mevlam onlari da cinan eylesin
Daşdeller'den geçtim, Terlemez, Nernek
Bunlardan da aldım ben ayrı örnek
İki gün kalınca dağıldı demek
Mevlam onlari da islah eylesin
Satansarı güzeli sararmış solmuş
Abuşa, Fakuşa, Ziyaret güzelinin çilesi dolmuş
Saramana geldim hepsi bey olmuş
Mevlam bunları da cinan eylesin
Gitme Neşet gitme atını durdur
Az bir metan galdı burada sürdür
Durhasanlı, Kümbet ikisi birdir
Mevlam bunları da ayrı eylesin
Gayet sapa kaldı Çeçeli köyü
Yekünü yobazdır fakiri beyi
Övsem de bunları emekler zayi
Mevlam bunları da kibar eylesin
Ne kadar söylesem dilim yorulmaz
Gödeler'le Pirli köyden sayılmaz
Balcı'nın emsali asla bulunmaz
Mevlam onlari da cinan eylesin
Bozgır'ınan Alaca arası yakın
Ortaköy den geliyom halime bakın
Kepir de kalmayın aman ha sakin
Mevlam onlari da islah eylesin
Hiç durmadan dağı taşı dolaştım
Pek erkenden Kederliye ulaştım
Gülme dursun ağlamaya bulaşdım
Mevlam bunları da islah eylesin
Benim ahmak olduğumu bildiler
Arabamın tekerini çaldılar
Aza, muhtar bulup geri verdiler
Mevlam bunları da islah eylesin
Kederli didikçe yanıyor içim
Bu nasıl köymüş, bu nasıl biçim
Birbiriynen yoktur beş dakka geçim
Mevlam onlari da islah eylesin
Ortaköy'e vardım şenlik pazarı
Buraya da verdim bütün nazarı
Yalınız ki adamları boz ari
Mevlam bunları da cinan eylesin
Hocabeyli, Aflak ne diyim size
Çok hürmet ittiniz hakkıyla bize
Pulluğu bellemeyi dağıttık güze
Mevlam onlari da cinan eylesin
Karşıdan göründü Koyak'lı Taptık
Aman dostlar aman biz neler yaptık
Pulluğu bellemeyi veresiye sattık
Mevlam bunları da cinan eylesin
Emmileri dersen bir büyük köydür
Kimisi haznedar, kimisi beydir
Öv Neşet bunları semaya değdir
Mevlam bunlara da cinan eylesin
Bu kadar köyleri gezdim yoruldum
Kimisini öğüdüm kimisine darıldım
Çatal Çeşmeye de bayağı sarıldım
Mevlam onları da cinan eylesin
AĞIT
Yanma anam yanma, ciğerim delik,
Ağzımdan geliyor kan bölük bölük,
Sinemi dağlıyor zalim ayrılık,
Gülüm gonca iken soldu neyleyim,
Ecel kapımıza geldi neyleyim.
Bindirdiler arabaya kış günü,
Kürtük çoktur atlar aşmaz ışgını,
Hiç gitmiyor, şu boynumun şişgini,
Gülüm gonca iken soldu neyleyim,
Ecel kapımıza geldi neyleyim.
Bindirdiler arabaya dal öylen,
Gidiyom komşular duamı eylen,
Benden nazlı yare selamım söylen,
Gülüm gonca iken soldu neyleyim,
Ecel kapımıza geldi neyleyim.
VELİ DAYININ ATLARI
Bursalıdan Mehmet bir çift at almış,
Bilmem ki şaşırmış, bilmem ki dalmış,
Boş arabayınan çölün yüzünde kalmış,
Bu atlar iş görmez ey Veli dayı,
İnişlerde çalkalar, çıkışlarda ırgalar,
Müjdeler olsun Kargalar,
Dedemminiz size at getirdi.